Canım AnnemeBak... Annen ve sen .O, dokuz ay boyunca seni karnında işte bu şekilde taşıdı.Mide bulantısı çekti ve sürekli kendini hasta hissetti.Ayakları şişti, vücudu ödem yaptı, derisi gerildi.
Sen karnındayken en basit işlere bile nefesi yetmez haldeydi..
Çünkü nefesini seninle paylaşıyordu..
Mesela merdiven çıkmak için çok çaba sarfetti.
Ayakkabılarını bağlamak gibi basit bir iş için bile
çabalamak zorundaydı.
Sen onu tekmelerken ve içinde kıvrılırken,
O çok geceyi uykusuz ve ağrılı geçirdi.
Doğumun ise tarifi imkansız bir acı çekmesine yol açtı.
Sana sahip olmaktan başka hiç bir amaç için bu acıya değmezdi.
O senin dadın, hizmetçin, hammalın, öğretmenin, şoförün,
aşçın, temizlikçin, hastabakıcın, en büyük hayranın,
en sadık dostun, en yakın arkadaşın...
Seni hissettiği andan beri sadece senin için yaşadı ve kendini
ikinci plana attı. Sen yedikçe doydu, sen uyudukça dinlendi...
Senin için savaştı, savaşıyor, ve hep savaşacak..
Senin için umut etti, sana dair hayaller kurdu,
senin adına üzüldü, sevindi, kızdı...
ve bunların hepsini karşılıksız yaptı.
Çevrende annesini kaybetmiş,
hatta hiç görememiş insanlar var.
Bu birgün senin de başına gelecek,
olmasa keşke ama yaşanacak..
O'na teşekkür etmek için yeterli zamanı bulamayabilirsin.
Lütfen her fırsatta O'na kendini değerli hissettir,
bunu hala yapabildiğin için de kendini şanslı hisset...
İyice tanımadan hiçbir insana asla bağlanmayın; acı çeken hep siz olursunuz.* Sizin varlığınızı dikkate almayanı siz hiç almayın…* Konuşmayanla asla konuşmayın…* Güvenmediğiniz biriyle asla dostluk kurmayın…* Yalanını yakaladığınız kişinin düzelebileceğini düşünmeyin…* İnsanlara doğru değer verin ve hak etmeyenleri silin…
* Kimseye yalvarmayın ve karşısında asla ezik olmayın…
* Sır tutmasını çok iyi bilin…
* Dostlarınızın, her şeyden daha önemli olduğunu unutmayın..
* Hak ettiğiniz sevgiyi alamadığınız zaman, asla kendirinizi üzmeyin; sorunun siz olmadığını bilin…
* Sizi sevenlerle kullananları iyi ayırt edin…
* Sizi dinleyip anlama niyeti olmayanlarla asla tartışmayın..
* Kendinize saygınızın yitirmenize neden olacak hiçbir şey yapmayın..
* Gözyaşlarınızın değerini bilin ve onları hak etmeyenler için asla harcamayın…
* Kendinizi, olabildiğince çok sevin…
-Nisim Sigura
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşilasirlar aşk, kendinden emin bir sekilde sorar;
ben senden daha samimi ve daha cana yakinim sen niye varsin ki bu dünyada?
Arkadaşlık cevap verir "sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için...."Hiç bir zaman arkadaşsiz kalmamanız dileğiyle...
ÇOCUK DOLDURULACAK BİR KALP DEĞİL,ISITILACAK BİR OCAKTIR...
MUTLAKA OKUMALISIN ! Kartallar, kuş türleri içindeen uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayankartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için,40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek
zorundadırlar. Kartalların yaşı 40′a vardığında
pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu
nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını
kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar
ve göğüsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır
ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır.
Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır.
Dolayısıyla kartal burada iki seçimden
birini yapmak zorundadır;
Ya ölümü seçecektir.
Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu
sürecini göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci, 150 gün kadar
sürecektir. Bu yönde karar verirse, kartal
bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya
duvarda, artık uçmasına gerek olmayan
bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri
bulduktan sonra kartal gagasını sert bir
şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda
kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını
bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni
gaga ile pençelerini yerinden söker
çıkartır. Yeni penceleri çıkınca kartal
bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya
başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine
20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam
bağışlayan meşhur “Yeniden Doğuş”
uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.
Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden
doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız.
Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı
veren eski alışkanlıklarımızdan ve
anılarımızdan kurtulmak zorundayız.
Ancak geçmişin gereksiz safrasından
kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden
doğuşumuzun getireceği olağanüstü
sonuçlarından tam olarak yararlanabiliriz.
İnsanlar ile hayvanları ayıran en önemli
özelliklerden bir tanesi hayvanların
düşünmemekten kaynaklanan,
içgüdüsel olarak karar verebilmeleri
ve uygulayabilmeleridir. İnsanoğlu
düşündükçe karar vermekte zorluklar
yaşıyor ve kararsızlığı seçiyor.
Bazen kararlarımız acı da verse
her zaman “Yeniden Doğuş”u
müjdeleyebilir.