28 Mayıs 2012 Pazartesi








• “İyi ki varsın” demenin borç para vermek olmadığını,
• “Lütfen” demenin utanılacak bir şey olmadığını,
• “Özür dilerim” demenin küçültücü olmadığını,
• Paylaşmanın kendini azaltmak olmadığını,
• Yüz yüze konuşmanın, arkadan konuşmaktan daha etkili olduğunu,
• Küçücük bir "gülümseme"nin tüm kapıları açacağını,
Hiç unutmayalım..!

27 Mayıs 2012 Pazar










Benim varlığım senin yaptığın bir nakış.
Türlü garip renkleri hep senden almış.
Kendimi düzeltmeye nasıl varsın elim.
Senden güzelini yapmak bana mı kalmış.

Ömer HAYYAM

26 Mayıs 2012 Cumartesi


Ben seni tanımadan önce, gece gündüz aşk masalları okurdum. Şimdi senin aşkınla ben kendim masal oldum.



''İnsanlar neden ölür gerçekten bilir misiniz?
Tembellikten, inançsızlıktan, ve yaşamayı yaşamaya değer kılmayı becerememekten. ''

B. Shaw





Hayat alınacak derslerle dolu! İşte size önemli  bir ders... 

Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.." Bu herhalde bir çeşit oyun olmalıydı. 

Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile... 

Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi. 


Aşk diye bişey yaşıyorum.. Ne tek taraflı demeye dilim var, Ne de karşılıklı olduğuna ispatım...







insanlık var mı_?



Vietnam'da "Zaiyat" vermek istemeyen bir Amerikan generali, "temizlik" harekâtında alması gereken bir köyü taş taş üstünde kalmayana kadar bombalatır.

Özel birlikler köyü sarar ve tek tek evleri arayıp "temiz" raporunu verip, "alındı" listesine bir yenisini ekleyip tam köyden ayrılırken, arkalarından tek bir el ateş edilir. Yine inanılmaz bir bombardıman başlar. Mantar gibi yükselen alev topları, makinalıların sinir bozucu sesi ve arkasından korkunç bir ölüm sessizliği.

Yine özel timler her bir deliği ararlar ve döküntülerin arasında bir deri bir kemik Vietnamlı bir çocuğu elinde bir tüfekle bulurlar. Çocuğu doğrudan generalin önüne getirirler. General çocuğu görünce çok etkilenir.

Generalin sağ gözü takmadır. Üstelik de hayli belirgin bir protez.

Çocuğa dönüp :

- Bak sana bir şans vereceğim. Hangi gözümün gerçek olduğunu bil, seni kurşuna dizilmekten kurtarayım. Çocuk bir an generalin yüzüne bakar ve ;

- Sağ gözün gerçek !
General şaşırır ;
- Nasıl olur, sağ gözüm takma, niye böyle dedin ki ?

Çocuk ;

- Çünkü o gözün, daha İNSANCA bakıyor....

24 Mayıs 2012 Perşembe





Bugün günlerden mutlu ol demek..
Bugün günlerden geçer demek..
Bugün herşeyin çözümü var demek..
Bugün yaşamaya devam etmek demek..
Bugün sen varsın demek...
Bugün herkesin geçer demesi gerek..

20 Mayıs 2012 Pazar


İŞTE ÖYLE BİRİ
     Sizi sizin kadar tanıyan biri.. Kendini ve hayatı çok iyi tanıyan biri...
Sizi hep düşünen, ama sizin onu düşünüp düşünmediğinizi önemsemeyen biri...
Size sizi anlatabilen, sizi başkalarına anlatmayı çok seven, bunu yaparken gözlerinin içi parlayan biri... Sizin için her şeyi yapmaya, her şeyi başarabilmeye hazır biri.. Ne söylediğini bilen, söylediğini her şeyin arkasında duran, verdiği sözü tutan, randevularına geçikmeyen biri... Nerede nasıl davranacağını kiminle nasıl konuşacağını ortama uymasını bilen biri... Çoçukla çoçuk gençle genç yaşlıyla yaşlı olabilen bunu yapmaktan keyif alan biri...
     Gülünecek yerde çekinmeden gülebileni ağlanacak yerde gözyaşlarını saklaya bilen biri... Bazen kıskanç, bazen huysuz,bazen şımarık,bazen bencil, bazen kaprisli, bazen kavgacı, bazen inatçı, bazen geveze ama hep iyi niyetli biri... Sizi kırmaktan incitmekten korkan, size zarar vermeye kalkanlara bütün benliğiyle karşı koyan biri... Kimseye anlatmadığınız sırlarınızı çekinmeden anlatabileceğiniz, çekinemediğiniz, düşüncesine her zaman ihtiyac duyduğunuz ne söylediğini bildiğinden hep emin olduğunuz biri...
     Sana ihtiyacım var dediğinizde nerede olursa olsun koşup gelen sıkıntılı anlarınızda yanı başınızda olan ve sizi dinlemekten hiç bıkmayan biri... Birlikte içki içmekten, yemek
yemekten, film izlemekten, tiyatroya gitmekten, parkta aylak aylak dolaşmaktan, şarkı söylemekten, müzik dinlemekten hoşlandığını biri... Romantikliğiyle sizi duygu denizinde ucurabilen, gerçekçiliğiyle ayaklarınızın yere basmasını sağlayabilen biri... Süprizleriyle sizi şaşırtan çılgınlığıyla şoka sokan biri... Her zaman güvendiğiniz, size asla ihanet etmeyeceğini bildiğiniz, sizi yarı yolda bırakmayacağından hep emin oldunuğunuz biri... Sizinle sonsuza kadar birlikte yaşayacakmış gibi hissettiğiniz, sevmeden edemediğiniz, onun da sizi sevmekten asla vazgeçmeyeceğini bildiğiniz biri...
HAYATINIZDA BÖYLE BİRİ VAR MI ?
VARSA KIYMETİNİ BİLİN...



Adını Duyunca Değil, Yanında Başka Bir Ad Duyunca Yanar Aslında Canınız.






Dünyanın En Kötü Manzarasıdır. Bir Annenin

ÇARESİZLİGİ . ! 

18 Mayıs 2012 Cuma





“İnsan ömrünün en önemli olayı, iyi bir eş seçimidir!…”


Biliyorum, imkânsız aşk bu ama hükmedemiyorum kendime.. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!

16 Mayıs 2012 Çarşamba








“İnsan yüreği, kaç yaşında olursa olsun ancak ona açılan yüreğe karşılık verir…”







15 Mayıs 2012 Salı





“Sen ol da; ister yâr' ol, ister 'yara'; lütfun da başım üstüne, kahrın da”.

- Şems-i Tebrizi -





Kimseyi suçlama, Suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, Sen ise ona herşeyini verdin.




UZaktan seviyorum seni...Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, Yüzüne dokunamadan... Sadece seviyorum

14 Mayıs 2012 Pazartesi











Bayatladı diye ekmeği atana,

Tabağında yemek artığı bırakana,

İki gün üst üste aynı yemeği yedim diye eşine bağıran erkeğe,
... ...
Annesinin hazırladığı kahvaltılığı beğenmeyip çöpe atıp okul kantinine dadanan öğrenciye,

Evine çalışıp getirdiği erzağa bakıp burun kıvıran ev hanımına,

Önüne getirilen yemeği bağıra çağıra zorla yiyen evlada

Lüks lokantalarda tabağındaki 150 gr. ete dünyanın parasını ödeyenlere,

Şu anki haline şükretmeyip isyan edenlere, her zaman daha fazlasını isteyenlere,

İnsan olmayı unutan fertlere bir ders, bir nasihat, bir ibret olsun..!

13 Mayıs 2012 Pazar










Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar.
Karanlık iyice çöker köyün üzerine.
Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha güneş ışığına erken uyanılacaktır.
Adam üzerini değiştirir yatağına yönelir.
Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir.
Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser.
Kadının sevgilisi bahçededir. . .
Tam sözleştikleri gibi sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir.
Kadın kocasının uyumasından emin olunca
sessizce yataktan kalkar üstünü giyer …
Ve pencereden aşağıya atlar.Başka bir adam içinkadın kocasını terk eder.
Koşarlar iki sevgili kaçıyorlar.Tarlaları ovaları aşarlar…..
Anadolu’da bir köy nasıl koşmasınlar ki.
Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası Töre cinayetleri yoksulluk cefa korku.
Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler.
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar.
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki :
‘Evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor’ çıkartıp bakar ki…..
ayakkabısının içinde bir tomar para!!!!!
Kocası her şeyin farkında.
Biliyor ki gidecek
‘Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim
çamaşırlarımı yıkadı ütüledi. Bana emeği geçti’
YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE ! ! !
O Yoksul köylü;
bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden
karısının giderek kendinden uzaklaşan adımlarını
attığı ayakkabısının içine koydu.
O güzel insanı O onurlu davranışı sergileyen O terk edilen adamı
HEPİNİZ TANIYORSUNUZ …..
Çünkü O;
Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi
Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece...

-Aşık Veysel-

8 Mayıs 2012 Salı

ilham aldığım insanlar







ilham aldığım insanlar


Mark Twain, okulunun eğitimini engellemesine izin vermediği İÇİN,
Annem,  beni her zaman en iyisi olduğuma ikna ettiği İÇİN
Burak Büyükdemir, yolu gösterdiği İÇİN
Chris Martin, müziğin içinde kaybolduğu İÇİN
Steve Jobs, hayal ettiği İÇİN
Martin Luther King, seçilmiş kişi olmadığımı hatırlattığı İÇİN
Nazım Hikmet, adam gibi yaşamayı öğrettiği İÇİN
Eda, anlamadığım şeyler için sebep verdiği iÇİN
Mevlana, karşılıksız olanların değerini tekrardan hatırlattığı İÇİN
Zümran Kılıç , özgüvenin ne olduğunu öğrettiği İÇİN
Fady, dinlediği İÇİN
Mustafa Kemal, Dayattığı İÇİN
Daisy, bir çok şey İÇİN
BABAM , yaratacağım şeylere fırsat ve imkan verdiği daha önemlisi inandığı İÇİN
Teşekkür ederim.


Mevlana

- kimi benden çok seversen o’nu senden alırım.
ve ekler;
- onsuz yaşayamam deme! seni onsuz da yaşatırım!
ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur.
sabır taşar.
canından saydığın yar bile bir gün el olur.
aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür.
düşman kalkar dost olur.
öyle garip bir dünya…
olmaz dediğin ne varsa hepsi olur…
düşmem dersin, düşersin!
şaşmam dersin, şaşarsın!
en garibi de budur ya;
öldüm der durur yine de yaşarsın!”











Ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa ? Bilemezsin, Bilseydin ödün kopardı, Dokunamazdın...!!.

MEVLANA

7 Mayıs 2012 Pazartesi






Üç günlük dünyanın, 
üçüncü gününde de beraber olabilmektir hayat, her şeye rağmen ..

2 Mayıs 2012 Çarşamba




Birgün köylüler yağmur duasına çıkmaya karar verirler.Duaya sadece bir çocuk şemsiye ile qelir..
İnancınız olmazsa çıktığınız yolun bir anlamı yoktur...





-"Neden kalbimizi dinlemek zorundayız ?" diye sordu çocuk.
-"Çünkü, kalbiniz neredeyse, hazineniz oradadır."
-"Ama kalbim tedirgin," dedi çocuk."Hayalleri var, duygusallaşıyor ve üstelik bir çöl kadınına tutuldu.Benden birşeyler istiyor, ve beni pek çok gece uykumdan ediyor, onu düşünürken."
-"Aslında bu güzel.Demek ki, kalbin hala yaşıyor.Kalbini ve dediklerini dinlemeye devam et."
-"Kalbim hainin teki," dedi çocuk simyacıya, "Devam etmemi istemiyor."
-"Bu da mantıklı.Doğal olarak korkuyor, hayalini kovalarken, kazandığın herşeyi kaybedeceksin diye."
-"E peki neden dinleyeyim o zaman kalbimi ?"
-"Çünkü başka türlü hiçbir zaman susturamayacaksın."
-"Yani haince bile olsa yine de dinlemeli miyim ?"
-"Hainlik beklenmedik bir rüzgar.Eğer kalbini iyi biliyorsan, bunu sana hiçbir zaman yapamaz.Çünkü tüm hayallerini ve isteklerini ve onlarla nasıl başa çıkacağını bilirsin."
-"Kalbim acı çekmekten korkuyor," dedi çocuk simyacıya, aysız gökyüzüne bakarken.
-"Ona de ki; acı çekmekten korkmak, acı çekmekten beterdir.Ve hiçbir kalp hayallerini aramaya çıktı diye acı çekmemiştir, çünkü arayışın her saniyesi Tanrıyla bir saniyelik karşılaşmadır, ve sonsuzlukla..